29 Haziran 2010 Salı

arkadaşın düğününden...

Nerde Yanlış Yaptık ??

İnsan bazen arkadaşlarına sevgili gibi davranıyor. Sahipleniyor, kıskanıyor ama gırtlağına çökmeden.
Tatlı tatlı flört ediyor ama sınırları aşmadan. Birlikte gülmekten ölüyor, çok ama çok eğleniyor,
dağıtıyor, yerlere düşüyor, gecenin cılkını çıkartıyor ama o arkadaş ya, sevgili değil ya, hiç sorun
olmuyor. Her şeyi konuşuyorlar, pek fazla sansür uygulamıyor, sürekli anlatıyorlar, fazlasıyla
ilgili oluyor; kulaklarını kocaman kocaman açıp, dinliyor. En önemlisi de büyük bir coşkuyla sonsuza
kadar yapılan işler üzerine konuşabiliyorlar, çünkü iş paylaşılabiliyor, birlikte benzer işler
üretiliyor. Müthiş bir keyifle dedikodu yapabiliyor, hatta kendi karısını, kocasını, sevgilisini
bile çekiştirebiliyor. Arkadaşlık, bu açıdan insanın hayatını idame ettirebilmesi için büyük
bir avantaj oluyor.

Ama insan sevgilisine her zaman arkadaş gibi davranamıyor. Bir kere, eleştiriler, haliyle
bu kadar net dile getirilemiyor. Sevgiliyle bir arkadaşla konuşulduğu gibi her
zaman rahat da konuşulamıyor. Tehlikeli sularda dolaşmaktan kaçınmak gerekiyor.
Çünkü sonuçları var bunun, bedelleri var bunun, ödemek gerekiyor, burnundan fitil
fitil getirebilir, dikkatli olmak gerekir, çünkü sevgililik onuru yaralanıyor.
İnsan, sevgiliyken, evliyken çok daha hassaslaşıyor. En küçük şeye
bile ''Bana bunu nasıl yapar?'' oluyor. Oysa arkadaşının kaldırabileceği sınırlar
çok daha geniş. İnsan her zaman sevgiliyi dinlemek de istemiyor, tüm gün başka
insanları dinlemiş olduğundan yorulmuş oluyor, gına gelmiş oluyor. Ya da karşındaki
seni dinlemek istemiyor. Eve bir sessizlik çöküyor, ''Tetiği ilk kim çekecek?'' diye
gergin bir bekleyişe giriliyor. Bir de tabii sevgiliyle ya da kocayla sabahlara kadar
zıplanıp eğlenilemiyor. Kalabalık içinde işin içine başkalarının ne düşüneceği
girdiğinden gerilim artıyor, ''biz''i düşünmekten ''ben'' karam bole gidiyor.

Sevgiliyle başka bir koza yaratılıyor, o koza içine giriliyor, hiç itirazım yok, o
da güzel ama ayrı kategorilerdeki ilişkiler gibi sanki: Arkadaş olunca başka şeyler
paylaşılıyor, sevgili ya da evli olunca başka şeyler paylaşılıyor. Bana en iyisi, en
güzeli bu iki kategoriyi birleştirebilmek gibi geliyor. Bunun ideal bir şey olduğunu
düşünüyorum: Arkadaş-sevgili olabilmek. Hem arkadaşın hem sevgilin gibi olabileceğin
biri, hem arkadaşlığı hem sevgililiği paylaşabileceğin biriyle üretmek, gülmek, ağlamak,
konuşmak, çekiştirmek çok daha heyecan verici geliyor. Kolay bir şeyden söz etmiyorum
tabii. Arkadaş gibi zamanı geldiğinde geri çekilebilmek, uygun düştüğünde de sevgili
gibi saldırabilmek, bu iki rolü birbirine karıştırmadan oynayabilmek her baba yiğidin
harcı değil gibi...

28 Haziran 2010 Pazartesi

Sıradan bir Pazartesi akşamı

Sondan başa :)
- Birde içe keyifli derin yolculuk...
- Artık içkim, sigaram, mum ve müzik.
- Oh be çöpler tamam, mutfak temiz, salon temiz, bulaşıklar makinada.
- Bu streç filmi icat edenin kökünü s...yim.
- Yenisini kopart büzüştürmeden, kadınlar nasıl oluyorda bir kerede kapatıyor tabağı streç filmle, çat diye.
- Bir tarafından tutuyorsun diğer tarafı büzüşüyor. Hiç uğraşma at bunu çöpe buzdolabına bulaşır yağlar.
- Benmi çok beceriksizim? yine lakerdanın zeytinyağına bulaştı strec filmin köşesi.
- Bu bulaşık makinasının içini hangi gerizekalı bu kadar dar yaptı?
- Kızlar bulaşık makinasına tabakları kaseleri nasılda güzel yerleştirmiş, birde benim koyduklarıma bak.
- Siktir et bir torba daha doğaya karışmış ne olmuş yani. Kapat gitsin.
- Bir torbayı zor kapattım ikinci torba bomboş, belki biraz daha çöp çıkar bunu kapatmıyayım.
- Çöpün ağzını kapatayım.
- Sabah çöpler kokmasın.
- Mutfağı da toplayayım başlamışken.
- Son kadehimi keyifle içerim.
- Salonu toplıyayım
- Müzik güzel.
- Işıkları kapat. Mum yak.
- Herkes gitti, kaldık başbaşa.. karanlık, müzik, televizyonda akvaryum, son kadeh, günün tahmini en keyifli son 5 sigarası ve gelmeyen uyku.
- Brezilya Şiliyi 3-0 yendi, ya ne olacak tı? Goller güzel, güya maç seyrediyoz.

18 Haziran 2010 Cuma

bu akşam...

Bizim grup bozmuş niyeti bu gece...
date ettim date eyledim diyen düşmüş yola...
Cemo, hiiç haber vermeden 21.00 gibi date planı yapmış..
Tarık hafızın zaten date var..as usual :)
Şenolum da bişeylerin peşinde ama du bakalım hayırlısı...

Bana da yalnızlığımı yanıma alıp, terlikleri de ayağıma giyip Taxime gitmek düşer :)

Bu kadro 12.00 de taxime düşmeyeydi iyiydi :)

herkese iyi hafta sonları
Gülo

16 Haziran 2010 Çarşamba

My Club Yaza Merhaba Partisi yaptı...Yapmayaydı iyiydi ...

c.tesi günü çok güzel, sakin bir güne uyandım..
Evde kahvaltı yapmak yerine, en eski iş yerinden sevdiğim bir arkadaşıma kahvaltıya gittim..Annesi, ben, arkadaş..güzel güzel kahvaltımız yaptık.Kahvelerimizi içtik, yalandan fallarımıza bile baktık!!
Muhabbeti, tatlı sohbetler, seviyeli söylemlerle öğlene bağladık.
Daha sonra oradan çıkıp başka bir arkadaşıma kahve içmeye gittim..Orada da bi sakinlik bi huzur..
Dur bakalım hayırlısı deyip evin yolunu tuttum.
eee akşama klübün partisi var...
gitmesek olur mu??? tabiki olmaz!!!

olaya biraz geç katılmamla birlikte, bizimkileri aşağıdaki halde buldum!!




bundan sonraki olayları listeleyim de kafanızda siz canlandırın!!

--daha kapıdan içeri girerken, cep telefonuyla konuşan bi oğlanın arkadaşına "abi acayip piyasa var, acayip karılar var içerde atla gel" demeyeydi iyiydi

--bizim grubu gördüğümde ilk gözüme çarpan şey Onur'un kopuk uçurtma gibi sallanması olmayaydı iyiydi

--Cemocan ve Levent'in ayak numaraları dahi birbirine uymayaydı ve Cemo partiye Levent'in kıyafetlerini giyerek gelmeyeydi iyiydi.

--Seza sigara paketini arka cebinde taşımayaydı iyiydi

--Timur, karısına "ekmek almaya gidiyorum" diyerek evden kaçmayaydı iyiydi.

--Şenol, o puroyu yakmamaydı iyiydi



--Bacanacım 40 yıllık arkadaşını alakasız bir partide görmeyeydi ve gecenin sonunda aynı arkadaşını taxiden atmayaydı iyiydi.

--Aynı eleman göz doktoruyum ben diye diye kirpiklerimi yakmayaydı iyiydi sonrasında telefon numaramı almak için 1000 tane numara yapmaya kalkmasaydı daha da iyiydi.

--Cemo adama ayar olup, sen artık gitsene demeyeydi iyiydi

--Ben, oğlana tel numaram yerine bacanacımın numarasını vermeyeydim iyiydi.

--Ali Ağaoğlu, tüm görgüzüslüğü ile yaklaşık yarım saat havai fişek attırmayaydı, bu bağlamda bizim paralar havada uçmayaydı, seneye üyelikler 2 katına çıkmayaydı iyiydi.
Hani o kadar ki....uçakla yukarıdan geçenler, aşağıda israil ülkeye girdi, savaş çıktı sanmayalardı iyiydi.

--Bacanacımla, Seza içkileri yere döktüğünden, havuz kenarındaki palmiyenin gövdesini çanta askısı olarak kullanmayaydım iyiydi.

--Tatangalar küçük çapta bir arıza çıkartmayalardı iyiydi.

--Aslı, VIPye Şenolu çekmeyeydi iyiydi.

--Cemo, çantama 70 lik içki koymamaydı iyiydi.

--Su balesi yapmak üzere geceye davet edilen kızlar, havuz üzerindeki plastik bardaklardan yer bulup gösterilerini yapaları iyiydi.

--Aynı gece Tarık,Atıl,Pınar da aramızda olaydı iyiydi.

--Cemo anahtarını Aslıda unutmayaydı ve Aslı bunu hatırlamayaydı iyiydi.

--Yine sandalyeler ters çevrilirken mekandan ayrılmayaydık iyiydi :-)

11 Haziran 2010 Cuma

Nedir Normal?

İkinciye evlenen arkadaşının bekarlığa veda partisinde bol alkol ve sanki sonunu bilen kuzular gibi duran arkadaşını seyretmekmi.. Yoksa onun içindeki kurdu ortaya çıkartmakmı?

Ordan çıkıp gece 3 te arayan işten yeni çıkmış arkadaşına içmeye gitmekmi yoksa takside uyuyup yanlışlıkla kaçırıp zorunlu eve dönmekmi?

Evde hazır uykun gelmişken yatağa gitmekmi yoksa sırf canın çekti diye hiç sevmediğin çikolatalı pastadan bir dilim yiyip sabaha kadar oturmakmı?

Kum balığı modunda kitap okumakmı yoksa "alors en dance" i dinleyip gece 2 de amaçsızca hız yapmakmı?

Normal insan arıyorum.. ilandır!!

4 Haziran 2010 Cuma

Reçete

İnsan
Heyecanlı olmalı.. peygamber çubuğu kadar..
Huzurlu olmalı.. bir çocuğunki kadar.. oynayan çocuğunun huzurunu
kıskanırcasına..
İnançlı olmalı.. fakirliği, hastalığı, kötü evladın zulmünü bile
şükürle karşılayan dede kadar..
Cesur olmalı.. sanki baban Cengiz Kagan'mış gibi.. hem de kokainsiz..
Sağlıklı olmalı... sigara içki ve her türlü eziyete dayanacak kadar..
Güzel olmalı.. bakmaya doyulmayan, her türlü salaklığı en akıllısına
yaptıracak kadar..
Mütevazı olmalı.. hiçbirşey bilmediğini, olmadığını bilecek kadar..
İşte o zaman hayat sana güzel bu dünyada..
Yoksa olmadı hayat be.. bir dahakine...
..